top of page

Uruguay’dan Katar'a Dünya Kupası’nda Siyaset

Deniz Hacıoğlu

Deniz HACIOĞLU[1]


Giriş

Siyaset hayatın her alanını etkiler. Toplumda en çok alıcı bulan alanlardan biri olan futbol da siyasetle yakından ilişkilidir. Stadyumlar, turnuvalar, kulüpler, medya, FIFA, küreselleşen dünyayla birlikte var olan özel ticari anlaşmalar ve yine küreselleşmeyle büyüyen sosyal ağlar ile birbirine hiç olmadığı kadar yakınlaşan kültürler bu ilişkinin merkezleridir. Stadyumlar en kalabalık toplanma alanlarından biri olmalarıyla taraftarların takımlara duyduğu inanç ve heyecanların merkezi olmuşlardır ancak binlerce insanın doldurduğu bu alanların işlevi sadece doksan dakika bir futbol maçı izlemek için toplanan insanlarla sınırlı kalmamıştır. Siyasi, toplumsal, kültürel olaylar da bu merkezleri etkilemektedir. Bu karşılaşmalar dile getirilmek istenen birçok düşünce ve tutum için birer paylaşım araçlarıdır. Futbol, bireysel veya gruplar halinde çeşitli dikkat çekici söylemler ve olaylara tanıklık eder. Sadece taraftarlar değil bu işin içerisinde bulunan sporcular ve yöneticiler de bir karşılaşmayla sınırlı kalmayan tutumlar sergileyebilirler. Medya tüm bu olayları kamuoyuna servis ederek geniş çapta yayılmasını sağlar. Özellikle sosyal medyanın gelişimiyle birlikte bütün gelişmelerden anında haberdar olunması futbolun etki alanını daha da genişletmektedir. Küreselleşmeyle birlikte büyüyen futbol dünyası ticari anlaşmalar neticesiyle çok büyük bir pazarlama alanına dönüşmüştür. Başta Dünya Kupası olmak üzere birçok futbol turnuvası artık dünyanın en önemli etkinlikleri olmuştur. Bunun sonucunda siyasetle ilişkisi doğrudan artmıştır.


Dünya Kupası’nın Geçmişteki Siyasi Olayları

Dünya Kupası ilk kez 1930 yılında Uruguay’da oynanmıştır. Bağımsızlığının 100. yılı vesilesiyle Uruguay’ın ev sahipliğinde gerçekleşen bu organizasyon polislerin maça müdahalesi kriziyle ve uzun yol sebebiyle sadece dört Avrupa ülkesinin katılımıyla anılmaktadır. Bu büyük turnuva ilk organizasyon dahil daima bir turnuvadan fazlası olacak ve uluslararası alanda sadece milli takımların karşılaşma alanı değil ülkelerin kendi temsilleri niteliğinde bir alan olacaktır. Dünya Kupası ulusal kimliğin şekillenmesinde de futbolun nasıl bir rolü olduğunu kanıtlayabilecek nüveleri içerisinde barındırır. Brezilya’da Vargas kurduğu otoriter rejime meşruiyet kazandırmak ve toplumda uyumu sağlamak için futbolun gücünde yararlanmıştır.[2] Futbol popülist söylemlerin içerisinde daima var olmuştur. Devamındaki yıllarda İkinci Dünya Savaşı nedeniyle iki kez ara verilen organizasyon 1950 Brezilya ile tekrar seyirciyle buluşmuştur. Organizasyonun akılda kalan yönü ise Brezilya’nın finalde Uruguay’a yenilmesi sonucu yaşananlardır. Kalp krizleri, intihar girişimleri gibi olayların yaşandığı final sonrası Brezilya’da ulusal yas ilan edilmiştir. 1958 İsveç’te ise turnuvaya Avrupa kıtası elemeleri yerine Asya-Afrika elemeleriyle katılması belirlenen Türkiye, o dönem İsrail’le ilişkileri doğrultusunda onlarla karşılaşmak istemeyerek turnuvadan çekilmiştir.[3] Yine bu organizasyon sonrasında Brezilya’da futbol ülkenin sembolü haline gelmiştir. Devamında 1970 Meksika öncesinde de Brezilya’da dönemin darbeci lideri Medici göreve geldikten sonra Vargas’la aynı yolu izlemiş ve futbolla meşruiyetini sağlamaya girişmiştir. Komünist Parti üyesi milli takım teknik adamı Joao Saldanha’yı istemeyen Medici, ülkenin ulusal serveti olarak adlandırılan Pele’nin de vesilesiyle futbola müdahale edip kendisini dinleyen, askeri cuntaya uygun tarz isteyen Zagallo’yu getirtmiştir. 1970 Meksika’daki Dünya Kupası’na katılmak için eleme oynayan iki Orta Amerika ülkesi olan Honduras ve El Salvador arasında tarihi olaylar yaşanmıştır. Komşu olan bu ülkeler arasında süregelen anlaşmazlık ve gerilimler ortamında oynanan maç sonrasında çatışmalar çıkmış, takımlar zırhlı araçlarla götürülmüş ve de üçüncü maç sonrasında iki ülke arasında 100 saat süren ve 4 binden fazla kişinin öldüğü bir savaş yaşanmıştır. Bu savaş literatüre ‘futbol savaşı’ olarak geçmiştir.[4] Futbolun siyasetle iç içe geçtiği en belirgin olayların başında ise 1978 Arjantin Dünya Kupası gelmektedir. Hemen öncesinde 1974 yılında eski yüzücü ve sanayi adamı Joao Havelange’ın FIFA başkanı olmasıyla başlayan süreç, futbolun da küreselleşmeyle doğru orantılı olarak bir ürüne dönüşmesinin başlangıcıdır. Futbolun etki alanına dahil olmak isteyen ve bunu kâra çevirecek şirketler ardı ardına sponsorluk anlaşmalarına imza atmışlardır. Ürüne dönüşen futbol artık siyasetle doğrudan bağlantılı olacaktır. Ayrıca FIFA’da her ülkenin kurullarda 1 oyu vardır ve Havelange’ın FIFA başkanlığına devam etmesi için bu ülke temsilcileriyle iyi ilişkiler kurması gerekmektedir. Gelişmemiş ülkeler için kaynak ve para vaatlerinde bulunan Havelange’ın sponsorluk gelirleriyle FIFA’yı bir kulüp olmaktan çıkarıp işletmeye dönüştürmüştür. 1976 yılında Arjantin’de darbeyle gelen diktatörlük rejimi kupanın orada oynanmasına engel olmamıştır. Aksine futbolun imaj yücelten özelliğini kullanmak isteyen diktatör General Raphael Videla ile tarafsız ve apolitik olması gereken FIFA’nın masaya oturması 70’li yıllar ile başlayan siyaset futbol birlikteliğinin ilk ciddi nüveleridir. Devamındaki Dünya Kupası 1982 İspanya’da ise dört senelik Franco diktatörlüğü sonrasında gelen bu organizasyon imaj temizleme örneklerinden bir diğeridir. Bu turnuvaya damga vuran olay ise Kuveyt-Fransa maçında Prens Fahad’ın sahaya müdahalesi sonucu gol kararında hakemi değişiklik yapmaya zorlamasıdır. Bu müdahale ilk kez bir siyasinin doğrudan sahaya müdahalesi olmuştur. Devamındaki yıllarda Joao Havelange ile multi-milyonerliğe gelen FIFA, televizyonlar ile reklam anlaşmaları ve ISL ile bunu sağlamaya devam etmiştir. Bu kupa FIFA için para kazanmanın birinci yoludur ve uluslararsı anlamda güç kazandırır. 1998 yılında genel sekreter Sepp Blatter’ın muammalı şekilde başkanlığa gelişinin arkasında da belli rüşvet iddiaları yatmaktadır. Sepp Blatter’ın eski danışmanı Guido Tognini ise Paris’te kesin olarak rüşvet döndüğünü iddia etmiştir. FIFA’nın herkes için olacağını ve bütünlük göstereceği inancıyla hareket eden Blatter, Afrika ülkelerine vaatlerde bulunmuş, kupayı Afrika’ya getireceğinin sözünü vererek yerini sağlamlaştırmıştır. Dünya Kupası’nın dünya üzerindeki en çok takip edilen etkinlik olması nedeniyle özellikle Afrika ülkeleri için ev sahipliği bir zirvedir. Dünya Kupası’nın oynanacağı yerin belirlenmesi futboldaki en siyasi olaydır. 2010 adayları arasındaki Fas ve Güney Afrika’dan kazanan Güney Afrika olmuştur ve Mandela gibi bir siyasi figür Dünya Kupası’nın gelmesiyle Afrika’nın da global dünyanın bir parçası olduğunu kanıtlamak istemektedir. 2018 ve 2022 Dünya Kupalarının yapılacağı ülkelere birlikte karar verilmiştir ve oylaması aynı zamanda yapılmıştır. FIFA Uncovered belgeselinde demeç veren FIFA eski genel sekreteri Jerome Valcke’ye göre bu kararın arkasında da yolsuzluk yatmaktadır. Ayrıca 2018 için stadyum anlamında çok gelişmiş İngiltere yerine altyapı sıkıntıları olan Rusya’nın seçilmesi, 2022 için ise teknik raporda düşük not alan Katar’ın federasyonların destekleriyle seçilmesi FIFA içerisinde yolsuzlukların ve yozlaşmaların derinleştiğinin göstergeleridir. Blatter aynı belgeselde siyasetin rol oynadığı en büyük kararın kupa organizasyonunun Katar’a verilmesi olduğunu söylemiştir. Devamında Rusya 2018 ve Katar 2022 organizasyonlarını aday ülkelere ‘vermek’, rüşvet almak, yayın ihalelerinde yolsuzluk yapmak gibi suçlamalar sebebiyle dönemin FIFA Başkanı Sepp Blatter ve UEFA Başkanı Michel Platini’ye soruşturma açılmış ve görevlerinden uzaklaştırılmışlardır.


2022 Katar Dünya Kupası Öncesi Organizasyon ve Tartışmalar

Bir futbol ülkesi olmayan Katar’ın Dünya Kupası organizasyonunu alması büyük tartışmaları beraberinde getirmiştir. Blatter organizasyonu Katar’ın kazanmasının parayla ilişkili olmadığını futbolun Arap ve Orta Doğu coğrafyasına taşınması gerektiğini, bunun gelişim katacağını ifade etmiştir. Katar için futbol ulus yaratma görevinin bir parçası niteliğindedir. Sadece futbolda değil tüm sporlarda artık Katar sermayesinin sponsor olmadığı bir etkinlik neredeyse yoktur. Tüm bu spor projeleri devletin gelişme politikası çerçevesince Katar Spor Yatırımcılık’ın üstlendiği projelerdir.[5]

Tartışmaların ilki ülkenin iklimiyle ilgilidir. Bütün liglerin normal şartlarda devam ettiği bir zamanda araya gidilerek gerçekleşecek etkinlik hem yöneticiler hem de futbolcular ve taraftarlardan ciddi eleştiriler almıştır. Normal şartlarda yaz aylarında yapılan etkinliğin Katar’ın iklim şartları sebebiyle kasım-aralık aylarında yapılması kararlaştırılmıştır. Buna rağmen sıcaklığın o dönemde de yüksek olması sebebiyle stadyumlara özel soğutucular yerleştirilmiştir. Tüm soğutucuların harcayacağı enerji stadyum başına yaklaşık 43 bin evin klimasıyla aynı enerjinin tüketilmesine tekabül etmektedir.[6] İklim aktivistlerinin en dikkat çektiği konu olmuştur. Ülkedeki stadyum eksikliği sebebiyle bütün stadyumlar Dünya Kupası standartlarında tekrar yenilenmiş ve ayrıca yedi yeni stadyum yapılmıştır. Sadece bunun maaliyeti ise yaklaşık 10 milyar doları bulmaktadır. Dünya Kupası sonrası bu stadyumların belli bölümleri sökülerek gelişmekte olan ülkelerin stadyumlarına destek amaçlı gidecektir. Devamında tüm bu inşaatlar işçi haklarını gündeme getirmiştir. Katar’daki yabancı işçiler ‘kefalet’ sistemiyle çalışmaktadır. Çoğunluğu göçmen olan işçilerin çalışma şartlarının tehlikesi ve işçi ölümleri iddiaları sebebiyle Almanya başta olmak üzere ülkeler fon çağrısında bulunmuşlardır. Uluslararası Af Örgütü de FIFA’dan zarar gören göçmen işçiler için 450 milyon dolarlık fon oluşturulmasını talep etmiştir.[7] Altyapı anlamında da geride olan ülkede ciddi ölçüde ulaşım ve konaklama çalışmaları yapılmıştır. En maliyetli kupa olan Katar Dünya Kupası’nın yaklaşık 220 milyar dolara mal olması öngörülmektedir. Güvenlik için ise aralarında AB ve ABD’nin de bulunduğu güvenlik iş birliği anlaşmaları yapılmıştır.

En büyük tartışma ise Katar gibi anti-demokratik bir ülkede bu organizasyonun gerçekleşmesine yöneliktir. İnsan hakları ihlalleri, ifade özgürlüğünün kısıtlılığı, hukuksal anlamda kadınlar ve LGBT+ bireylerin uğradığı ayrımcılıklar sebebiyle eleştirilmiştir. FIFA Başkanı Infantino Katar’ı savunan açıklamalarında tek taraflı ahlaki dersin iki yüzlülük olduğunu ve buradaki gelişmeler için bu turnuvanın çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Sahte taraftar iddialarını ise saf ırkçılık olarak nitelemiştir. Organizasyonun hemen başındaki tartışmaların ilki alkol serbestliği üzerineydi. Katar yetkilerinin kısıtlı şekilde buna izin verecekleri açıklamalarında sonra bundan vazgeçmeleri ve Infantino’nun “seyirciler 3 saat alkol almazlarsa da hayatta kalabilirler” söylemiyle oluşan tutarsızlıklar bu organizasyonun nasıl bir özgürlük anlayışı çerçevesinde yapılacağını göstermiştir. Katarlı yetkililerin bu özgürlükleri “batı” medeniyeti olarak adlandırması evrensel değerleri hiçe saydıklarının bir göstergesi olabilir. Kendi kültürlerine saygı talepleriyle “batı” değerlerini benimsemeyeceklerini açıklamışlardır. Ayrıca bu turnuvada Ukrayna’yı işgal girişimleri nedeniyle Rusya organizasyondan men edilmiş, 1994 yılından sonra bir ülke ilk kez dışarıda bırakılmıştır.


2022 Katar Süresince Olaylar

Dünya Kupası her anlamda bir gösteri merkezidir. Tüm dünya kamuoyuna duyurulmak istenen mesajlar burası sayesinde dile getirilir. Birçok ülke Katar’da yapılan bu Dünya Kupası’na dair eleştirilerine devam etmiştir. Örnek olarak turnuva başlamadan önce insan hakları sebebiyle az görünür olmak isteyen Danimarka milli takımı formalarını siyah tasarlatmış ve karşılaşmalara bu formalarla çıkmıştır. Turnuvanın en belirgin tepkisi ise İran milli takımından gelmiştir. Onların tepkisi Katar’a değil ülkelerinde başlayan isyana destek içindir. Bu isyanda kadınlara ve tüm isyancılara destek amaçlı kendi milli marşlarını okumamışladır. Bu tutum düzen karşıtı kimselerce doğru bulunmuş ancak birçok eleştiriyle de karşılaşmıştır. Milli marşın okunmamasını yanlış bulan kesimlerce eleştirilmiştir. Belki de İran milli takımı bir milli takımın gösterebileceği en radikal tutumlardan birini sergilemiştir. İran taraftarlarının çoğunluğu da stadyumlarda “kadın, yaşam, özgürlük” sloganıyla Mahsa Amini ile başlayan direnişe çeşitli destekler vermişlerdir. Bir diğer dikkat çeken tepki ise Almanya milli takımının maç öncesi fotoğrafında tüm futbolcuların ağızlarını elleriyle kapatarak poz vermeleri olmuştur. Bunu yapmalarının nedeni LGBT+ bireylere saygı için takılmak istenen pazubantlarına Katar’ın görüşleri nedeniyle FIFA’dan izin çıkmamasıdır. Bunu bir ifade özgürlüğünü kısıtlama olarak gören Almanya milli takımı bu şekilde bir tutum sergilemiştir. Devamında ise Katar televizyonlarında Almanya milli takımı oldukça sert eleştirilmiştir. Önceki yıllarda Uygur Türkleri söylemleri nedeniyle milli takımdan uzaklaştırılan Mesut Özil örneği verilerek Almanya milli takımı iki yüzlülükle suçlanmıştır. Bir başka siyasi olayın yansıması ise İsviçre-Sırbistan maçıyla yaşanmıştır. İsviçre milli takımında Arnavut asıllı futbolcular bulunmaktadır ve Kosova meselesi nedeniyle Xherdan Shaqiri ile Granit Xhaka'nın gol sevinçlerinde kullandığı 'Çift başlı kartal' sembolü 2018 yılında da iki takım arasında kriz yaratmıştır. Bu turnuvada ise FIFA Sırbistan’a soyunma odasında Kosova'yı "Sırbistan'ın parçasıymış gibi gösteren" flama dolayısıyla soruşturma başlatmıştır. Dünya Kupası uluslararası bir organizasyon olmasıyla birçok ülkenin birlikte yer alması neticesinde bunlar gibi çeşitli olayların gerçekleştiği bir alan olmuştur ve olmaya devam edecektir.


Sonuç

Klasikleşmiş bir söz olan “futbol asla sadece futbol değildir” fikri özellikle Dünya Kupası’nda oldukça öne çıkar. Uluslararası bir organizasyon olan bu etkinlik dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın takip ettiği en önemli etkinliklerdendir. Her ülke için bir prestij meselesine dönüşmektedir. Gelişmemiş ülkeler içinse daha büyük anlamları vardır. Küreselleşen dünya ile futbolun bir ürüne dönüşmesi onu saf halinden alıp karmaşık bir işletmeye dönüştürmüş ve siyasete dahil etmiştir. Futbolun uluslararası temsilcisi FIFA ise özellikle Dünya Kupası ile ülkeler üzerinde bir güce sahip olmaktadır. Bu kupa onların birinci para kazanma aracıdır. Dünya Kupası’nın oynanacağı ülkeleri belirlemek ise en siyasi duruma dönüşmektedir. Ayrıca ülkelerin milli takımlarının oynadığı bu turnuvalarda karşılaşmalar uluslararası alanda bir nevi siyasi temsil olarak görülmektedir. Dünya kamuoyunun takip ettiği etkinlik sayesinde bireyler, gruplar, ülkeler dile getirmek istediklerini bu sayede tüm dünyaya duyurabilirler. Dünya Kupası toplumsal, siyasi, kültürel olayların yansıdığı en büyük organizasyonlardan biridir.


DİPNOTLAR

[1] İstanbul Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler,

Siyaset Bilimi Kulübü, denizhaciogluu@gmail.com [2] Esra Akgemci,”Altın Sarısı Forma”, Socrates Dergi, 92/Kasım 2022. [3] https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1628194 [4] https://www.goal.com/tr/haber/honduras-el-salvador-futbol-sava%C5%9F%C4%B1/bltd807e36a8c98ab9d [5] https://www.qsi.com.qa/about-qatar/ [6] Mustafa Taha, “Problem”, Socrates Dergi, 92/Kasım,2022. [7]Mustafa Taha, “Problem”, Socrates Dergi, 92/Kasım,2022.


KAYNAKÇA

-Akgemci E.,”Altın Sarısı Forma”, Socrates Dergi, 92/Kasım 2022.

-BBC News Türkçe, Aralık 2022 tarihinde https://www.bbc.com/turkce/articles/cg6vlwr9zk7o adresinden erişildi.

- Demirtaştan M.,Anadolu Ajansı,(2022), “Dünya Kupalarının İlginç Tarihi”,Aralık 2022 tarihinde https://www.aa.com.tr/tr/dunyadan-spor/dunya-kupalarinin-ilginc-tarihi/2742569 adresinden erişildi.

-“FIFA Uncovered”,J.Battsek,Netflix,2022.

-Irak D.,”İzlemek de Zor İzlememek de”, Socrates Dergi, 92/Kasım,2022

-İNSAMER,(2020),”Uruguay”,Aralık 2022 tarihinde https://www.insamer.com/tr/ulke-profili-uruguay/ adresinden erişildi.

-Gezgüç G.,Uzun T.,(Aralık 2017) “Arjantin Siyasi Tarihinde Askeri Darbeler”,Ekonomi ve Yönetim Ar. Dergisi, Aralık 2022 tarihinde https://www.researchgate.net/publication/322437390_ARJANTIN_SIYASI_TARIHINDE_ASKERI_DARBELER_1 adresinden erişildi.

-Hamarat A., Goal,(2009), “Honduras-El Salvador Futbol Savaşı”, Aralık 2022 tarihinde https://www.goal.com/tr/haber/honduras-el-salvador-futbol-sava%C5%9F%C4%B1/bltd807e36a8c98ab9d adresinden erişildi.

-Kıllıoğlu M.,(2021), “Türkiye-İsrail İkili İlişkileri ve 1958 Antlaşması”, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, Aralık 2022 tarihinde https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1628194 adresinden erişildi.

-Taha M., “Problem”, Socrates Dergi, 92/Kasım,2022.

-Socrates Dergi,92/Kasım,2022.

-Qatar Sports Investment, “About Qatar”, Aralık 2022 tarihinde https://www.qsi.com.qa/ adresinden erişildi.

99 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Ly7ulAhk_400x400.png
Istanbul_Universitesi.png

İstanbul Üniversitesi
Siyaset Bilimi Kulübü

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
  • Grey LinkedIn Icon
bottom of page