top of page

"Türkiye'de Siyasi Düşüncenin 100 Yılı: Sağ ve Sol Düşünceden Kemalizme Akımlar, Yaklaşımlar"

Yazarın fotoğrafı: Siyaset Bilimi KulübüSiyaset Bilimi Kulübü

"Türkiye'de Siyasi Düşüncenin 100 Yılı: Sağ ve Sol Düşünceden Kemalizme Akımlar, Yaklaşımlar" Adlı Etkinlik Raporu




25 Kasım 2022 tarihinde Tarih Vakfı tarafından ''Cumhuriyet'in 100 Yılı Konuşmaları''nın 3.paneli olarak gerçekleştirilen "Türkiye'de Siyasi Düşüncenin 100 Yılı: Sağ ve Sol Düşünceden Kemalizme Akımlar, Yaklaşımlar’’ başlıklı etkinliğe Emel Akal ‘’Sol’un Tarihi’’ ve Yüksel Taşkın ise ‘’Türkiye’de Sağ’’ anlatılarıyla katkı vermiştir. Bizler ise daha çok programın içeriğine uyumlu olması sebebiyle programın Berk Esen’in sunumuyla gerçekleştirilen Kemalizm kısmında aldığımız notları ve raporun sunumunu sizlerle paylaşıyoruz.

Berk Esen’e göre Kemalizm’in tarihini anlatmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 senelik siyasi tarihini anlatmak ile eş değer olacaktır. Bu siyasi düşünce tarihi anlatısı içinde farklı Kemalizmler mevcuttur. Farklı siyasi görüşten insanlar kendilerini Kemalist olarak tanımlamaktadır ve böylece Kemalizm, genel/boş gösteren halini almaktadır. Yani, Kemalist birisi buradan hareketle bunun önüne ‘’sol’’ veya ‘’sağ’’ gibi takılar getirmek zorundadır.

Bir yorumla Kemalizm, iktidar elitinin rejimi konsolide etmek üzere kullandığı ideolojidir.

Kemalizm, 1930’ların başından itibaren şekillenmiştir. 1933 yılında 6 ok oluşturulmuş, ilk defa 1935’de ‘’Kamalizm’’ adıyla dillendirilmiş ve 1937’de anayasada yer almıştır.

Kemalizm, rejimin yönünü değil her zaman karakterini göstermiştir.

Kemalizm, Ulusal kalkınmacı rejim olarak adlandırılabilir ve küresel güney’in pek çok ülkesinde benzer nitelikte rejimler geçmişte mevcuttur.

Yapısal olarak kesin çizgileri yoktur, katı değil esnektir.

Tek Parti döneminde genel olarak sol ve Kemalizm’e soldan gelen yorumlar kısırdır. Bir örnek olarak Kadro Dergisi çevresinde buluşan entelektüel grup ve Kadro dergisi incelenebilir. Kadro çevresinde genel olarak, Devlet eliyle sanayileşme gibi fikirler ve Marksist tonlar (tarihsel materyalizm) görülebilir. Onların karşısında konumlanan isimler (Celal Bayar, Recep Peker) ise yarı-faşizan otoriter bir rejim, liberal parlamento ve sınıf mücadelesine karşıtlık gibi fikirlerle ön plana çıkar. Bu iki grup arasında çıkan çatışmanın artma olasılığı ise bizzat doğrudan Mustafa Kemal eliyle önlenmiştir.

Munis Tekinalp ile beraber ise kişi kültüne odaklanan bir Kemalizm görmekteyiz. 1938’den sonra ise ideolojinin gelişim süreci hızlanıyor. Bu tarihten sonra İsmet İnönü önderliğinde kişi kültünden uzaklaşılıp parti ve kurumlar öne çıkarılıyor, merkeze alınıyor. Demokrat Parti, Kemalizm’in ortaya koyduğu kurumları tekrardan geri plana atıp kişi kültünü öne çıkarmaya çalışıyor. Bu dönemde Kemalizm sembolleşip zayıflıyor.

27 Mayıs sonrasnda yeni bir ideolojik eklemlenme görüyoruz. Mevcut Kemalizm sorunlara çözüm üretemiyor ve Sol Kemalizm’de de fazlasıyla karşılaşacağımız tamamlama düşüncesi ile karşılaşıyoruz.

Tam olarak adlandırmasıyla ortaya çıkan Sol Kemalizm’de, anti-emperyalizm, devrimcilik ve halkçılık yoğun olarak hissediliyor. Emek karşıtı hareketlere istinaden eleştirel sahiplenme durumu var. Sol Kemalistlere göre Kemalist Devrim bir üstyapı devrimidir ve tamamlamak için altyapısal devrimler gerekmektedir. Sol Kemalizm siyasi kanadının zayıf, askeri kanadının ise güçlü olduğu izlenimini vermiştir fakat 12 Mart askeri kanadının da zayıf olduğunu göstermiştir. Sol Kemalistlere örnek olarak Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk ve Mümtaz Soysal verilebilir.

Sağ Kemalizm’de ise, siyasi kanat zayıfken askeri kanat güçlüdür. Örnek olarka Peyami Safa, İsmail Hakkı Baltacıoğlu verilebilir. Şiddetli bir Anti-Komünizm mevcuttur. Devrimcilik mevcut değildir, devlet ve düzen savunusu vardır. Gerçek Kemalistlerin kendileri olduğunu iddia ederler. Siyasi başarısızlıkları sağ cenahta popüler olamamalarına yol açmıştır.

1960’larda ordu içinde oluşan ‘’cuntalar’’a rağmen ordunun ve subayların bir arada kalmasını Atatürkçülük sağlamıştır. 12 Eylül sonrasında ise bu, halkın bir arada tutulmasını sağlamak amacıyla kullanılmıştır

Post-Kemalistler, Kemalizmi seçkinci, otoriter, azınlıklara saygısız olarak görür ve bu monolitik ekol Türkiye’nin gelişememe sorununu buna bağlar. 1980’lerin ortasından itibaren etkileri başlar. Buna tepki olarak ise 2 ekol ortaya çıkar. Birincisi Sivil-Aydın Kemalizmi olarak adlandırılabilecek Ahmet Taner Kışları, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi aydınları örnekleri olarak gösterebileceğimiz, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin içinden çıktığı ekoldür. İkinci olarak ise Militan Demokrasi örneği verilebilir. Post-Kemalist paradigma çökmüştür, Kemalizm’in içinde yeniden bir üretim yoktur fakat gençler arasında yeniden bir Sol-Kemalizm esintileri görülmeye başlamıştır.





49 görüntüleme0 yorum

Comments


Ly7ulAhk_400x400.png
Istanbul_Universitesi.png

İstanbul Üniversitesi
Siyaset Bilimi Kulübü

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
  • Grey LinkedIn Icon
bottom of page