
Attila Özmekik* [1]
ÖZ
Aristoteles’in günümüze kadar etkilerini sürdüren siyaset teorisini anlamak için doğa ve insan anlayışına bakmak gerekir. Hocası Platon’un görüşleri ile bazı noktalarda ayrışan ancak çoğu alanda paralellik gösteren bir doğa ve toplum anlayışı sunar bize. İki filozof da insanların doğuştan gelen belli özelliklere sahip olduğunu ve bu özelliklerin eğitimle değiştirilebileceğini öne sürse de ayrıştıkları bir nokta vardır; Platon’a göre bir idealar dünyası vardır ve varlıkların dünyada bulunma biçimleri bir yansımadır. Aristoteles ise varlıkların içlerinde gerçekleştirmeleri gereken bir erek (amaç) olduğu düşüncesini varsayar. İnsanların bu erekten dolayı iyiyi gerçekleştirmeleri kaçınılmazdır. Bu erek ise mutluluktur. Bu yüzden insanların oluşturacakları devlet iyidir ve doğaldır. Genel anlamda bakıldığında yaşamın her alanında iyiyi, erdemi ve mutluluğu amaçlıyordu Aristoteles. Bu çalışmada Aristoteles’in doğa, insan ve siyaset anlayışına değinilecektir.
Anahtar Kelimeler: Aristoteles, Erek, Devlet, Siyaset, Erdem
GİRİŞ
Aristoteles, MÖ. 384’te Yunan yarımadasının kuzeyinde yer alan Stageira Polis’inde doğmuştur. Babası Makedonya sarayının hekimidir ve bu sayede hem Polis dışı kabile örgütlenmelerini (ethne) inceleme fırsatı bulmuş hem de doğa bilimleri üzerine çalışmalar gerçekleştirmiştir. MÖ. 367-348 arasında Akademia’da bulunan Aristoteles, Platon’un ölümünden sonra okulun başına geçen Speusippos (Platon’un yeğeni) ile yaşadığı anlaşmazlıktan dolayı Atina’yı terk etmiştir. Makedonya’da altı yıla yakın bir süre kalan Aristoteles, Aleksandros’un (İskender) öğretmeni olmuştur. Onun tahta geçişiyle beraber Atina’ya dönmüştür ve İsokrates’in Lykeion arazisini satın alarak bir okul kurmuştur. Bu okulun adı “lise” sözcüğüne köken teşkil etmektedir. Burada öğrencileriyle birlikte yürüyerek felsefe yapma tarzından dolayı “Gezenler, yürüyenler” anlamına gelen Peripatetikler olarak adlandırılmışlardır. Sabahları ileri düzeydeki öğrencileriyle mantık, fizik ve metafizik konuları üzerine yaptıkları tartışmaları içeren dersler akreomatik derslerdir. Genel halk tarafından anlaşılan, retorik, sofistlik ve politika gibi konuların tartışıldığı, akşamları yapılan dersler eksoterik derslerdir.
Hocası Platon’a saygı duymaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen Aristoteles, kimi noktalarda eleştiriler geliştirmiştir hocasına karşı. Bu eleştirilerin sebebi ise mizaç uyumsuzluğuydu. Bu uyumsuzluğun onun felsefesini büyük ölçüde etkilemesi yadırganamaz bir gerçektir. Platon’un idealist yaklaşımını tamamıyla kabullenmemiş, bu yaklaşım üzerine yaptığı eleştiriler kendisinin materyalist görüşlerinin – belli bir noktaya kadar – şekillenmesinde etkili olmuştur.
1.1 DOĞA VE İNSAN ANLAYIŞI
Aristoteles’in doğa anlayışına baktığımızda var olanların özünü zihin-üstü bir gerçeklikte aramadığını görürüz. Var olanların hareketini, oluşum ve gelişimini incelemiştir daha çok. Akıl ve düşünceyi insan dışı bir varlığa isnat etmez. Bu yönüyle daha materyalist bir görüş sunmuştur. Bir şeyin başka bir şeye dönüşmesini kuvveden fiile geçiş olarak yorumlamıştır. İnsan ve doğal varlıkların hareketinin bir telos’a (amaca) yönelik olduğunu varsaymıştır. Ona göre yaşamdaki her şey bir amaca yöneliktir. Bu yönüyle insanın da yaşamda bir amacı vardır ve bu amaç mutluluktur. Mutluluğa ulaşabilmesi için de erdemli olması gerekir. İnsanın erdemli olabilmesi için duygularını ve ihtiraslarını aklıyla kontrol edebilmesi, her türlü aşırılıktan kaçınması, orta yolu bulması gerekir. Bu şekilde insan doğruyu yapa yapa erdemli yaşamayı alışkanlık edinir ve insanın doğruyu yapması onda huy (tabiat) olarak kalır. Ona göre mutluluk erdemli yaşamaktır.
Aristoteles’e göre tek bir iyi yoktur. Farklı işlerde farklı iyiler, amaçlar vardır. İnsana has iyinin ne olduğunu araştırır. İnsana özgü faaliyetin ne olduğunu sorar. Yaşamak, beslenmek, büyümek gibi faaliyetler değildir çünkü bunlar hayvanlarda ve bitkilerde de vardır. Duygulara sahip olmak da bunlardan sayılamaz çünkü hayvanlarda da bu vardır. Ona göre insana özgü faaliyet (insanın işi), ruhun akla uygun olması faaliyetidir. İnsanın mutlu olabilmesi de bu koşula bağlıdır. Bu yüzden hayvanlara mutlu diyemeyiz. Çocuklara da diyemeyiz çünkü erdemi bilecek yaşta değildirler ve erdemi ancak bir eğitim ile öğrenebilirler. Her faaliyetin kendisine göre bir amacı vardır. Mimarlıkta amaç ev yapmaktır, tıpta sağlıktır. Mutluluk ise böyle bir faaliyet değildir çünkü kendisi bir amaçtır, istenen durumdur. İnsanın ulaşacağı en güzel en hoş durumdur.
Mutluluk ve ruh arasında da ilişki kurar Aristoteles. Ancak burada kastettiği ruh ölümden sonra bedeni terk ettiğine inanılan ruh değildir. Kastedilen ruh (psykhe) bedenin canlılığıdır. Ona göre ruhun erdemli olması gerekir. Bunun için de ruhun akla uygun olması gerekir. Ruhun akla uyabilmesinin iki yanı vardır: Ruhun düşünce faaliyetinde akla uyması ve ruhun aklın sözünü dinleyen yanı. Ayrıca Aristoteles ruhu iki kısma ayırır: Ruhun akıldan yoksun yanı ve ruhun akıl sahibi yanı. Ruhun akıldan yoksun yanı olarak bahsettiği bedensel faaliyetlerdir (beslenme, büyüme, vb.). Bu durum hayvanlarda da vardır insana özgü değildir. Oysa Aristoteles erdemi (arete) arar. Nitekim insana has bir durum olduğu için de erdemin insanın akıllı kısmında aranması gerekir. Ruhun akıllı olmayan ancak akla uyabilen bir yanından da söz eder Aristoteles. Bu kısım insanın psişik yapısıdır. Akıllı değildir ancak belli durumlarda akla uyabilir. Hayvanlarda da arzu, şehvet gibi durumlar mevcuttur ancak onlar bunu akıl yoluyla kontrol edemezler. İnsanlarda ise durum böyle değildir. İnsan arzularını ve duygularını akıl yoluyla kontrol etmelidir. Çünkü bunu başardığı zaman erdemli olur. Psişik yapının mükemmelliği de akla uygun olduğu durumda gerçekleşir.
1.2 SİYASET ANLAYIŞI
Aristoteles’in siyaset teorisine baktığımızda da doğa ve insan anlayışıyla benzerlik gösteren birçok nokta görürüz. Devlet şeklinde de bir “iyi” aranmaktadır. İyi yönetim nasıl olur sorusunun cevabını bulmaya çalışır Aristoteles. İnsanların aile, köy ve polis olmak üzere üç şekilde bir araya gelebileceğini söylüyordu. Aile ve köyü üretimle, polisi ise eylemle ilişkilendiriyordu. Köleliği meşrulaştıran bir görüş benimsemiştir. Özgür insanın ve kölenin doğa tarafından belirlendiğini iddia etmiş, köleleri evcil hayvan gibi düşünmüş ve onları bedensel ihtiyaçları karşılayan bir araç olarak görmüştü. Kadınları da köleler kadar ayrı tutan bir bakış açısı vardır. Ona göre kadın ve erkek eşitliği yoktur. Erkeği kadına daha üstün bir konuma yerleştirmişti. Kadının duygularına aklı ile hâkim olamadığı için doğru kararlar veremeyeceğini söylemiştir. Bu yüzden erkek doğası gereği yöneten, kadın ise yönetilen konumundaydı. Aile içerisinde de erkeğin, karısı ve çocukları üzerinde yetki sahibi olduğunu düşünüyordu. Erkeği evin reisi olarak görüyordu. Platon’un görüşüne benzer bir şekilde aileyi doğal bir topluluk olarak görmüştü. Her hane en yaşlı kişi tarafından krallığa benzer bir şekilde yönetiliyordu. Başlangıçta her şey ortaktı. Ancak toplulukların artışa geçmesiyle birlikte takas ortaya çıkınca aileler birleşerek köyleri oluşturmuştu ve bu köyler de en yaşlı kişi tarafından yönetiliyordu. Bu durumda babanın aile içindeki konumunu doğallaştırmış oluyor, burdan yola çıkarak da köyün en yaşlı kişi tarafından yönetilmesini doğal bir nedene bağlıyordu. Bu iki örgütlenme biçiminden farklı olarak Polis iyi yaşamı sağlayabilen ve aynı zamanda kendi kendine yeten bir topluluk türüydü. Polis’in amacı, içerisinde bulunan aile ve akrabalara iyi bir yaşam sunmaktı. İnsanların doğuştan gelen birlikte yaşama içgüdüsüyle birlikte aile ve köy ve Polis’i oluşturduğunu söylüyordu. Bu bakımdan insanı doğal olarak “politik bir hayvan” olarak nitelendirmişti.
Polis’in eşit insanlardan oluşması gerektiğini söylüyor, bunu da en istikrarlı olarak gördüğü orta hallilerin sağlayabileceğini öne sürmüştü. Aristoteles üç doğru Politeia’dan söz eder: Krallık, aristokrasi ve timokrasi. Yöneticilerin iyiden sapması sebebiyle bu yönetimlerin bozulmuş hallerinin olduğunu da söylüyordu: Tiranlık, oligarşi ve demokrasi. Krallık ve tiranlığı baba-oğul ilişkisine, aristokrasi ile oligarşiyi karı-koca ilişkisine, timokrasiyi de kardeşler arasındaki ilişkiye benzetmişti. Oligarşiyi tiranlıktan daha iyi demokrasiden daha kötü bir biçimde nitelendirmişti. Aristokrasi ve oligarşi arasındaki farkı ise yöneticilerin servete değil, liyakata göre belirlenmesinde açıklıyordu.
Aristoteles’e göre iki tip adalet vardır: Para ve malların paylaştırılmasında eşitliği sağlamayı merkeze alan bölüştürücü adalet, haksız fiile uğramış ve mağdur olmuş kişiye hakkını vermek olan düzeltici adalet. Onun adalet anlayışında da orta yolu bulmayı görürüz. Düzeltici adalet kavramında bunu açıkça belirtir. Buradaki amaç iki taraf arasındaki aşırılığı gidermektir. Paylaştırıcı adalette ise geometrik eşitliği baz alır. Kastettiği şey insanın değeri nispetinde nimet vermektir.
SONUÇ
Aristoteles’in doğa ve siyaset anlayışı birbiriyle iç içedir. Beşeri hayatta aşırılıklardan kaçınmayı, orta yolu bulmanın doğru olduğunu söyler. Ona göre adalet toplu hayat için asıl erdemdir. İnsanı diğer canlılardan ayıran ölçütün akıl yoluyla karar vermek olduğunu söyler. İnsan erdemli olmak istiyorsa duygularını ve arzularını aklıyla kontrol etmelidir. Bunu hayatında sürekli bir hale getirdiği zaman ise onun huyu (tabiatı) olur ver erdemli bir yaşam sürer. Erdemli yaşam da sonucunda mutluluğu getirir. Devlet yönetiminin de bu görüşler doğrultusunda olması gerektiğini savunmuştu. Polis’in amacı insanların iyi yaşamasını sağlamaktı.
KAYNAKÇA
· Antik Yunan Siyasal Düşünüşünde İnsan Doğası ve Toplum Anlayışı: Platon ve Aristoteles, Olkan Senemoğlu, İnsan ve İnsan, Cilt 3, Sayı 10, 2016
· Aristoteles Nikomakhos’a Etik: Ahlak ve Siyaset Üzerine Bir İnceleme, Ebru Aydın Çağlıyan, SineFilozofi, Cilt 4, Sayı 8, 2019, s.336-374
· Sokrates Öncesi ve Sonrası, F. M. Cornford, İş Bankası Kültür Yayınları, 2015, s.55-71
· Siyasal Düşüncelerin Toplumsal Tarihi, Ateş Uslu, Yordam Kitap, Cilt 1, Ekim 2021, s.135-147
· Nikomakhos’a Etik, Aristoteles, Say Yayınları, 2022, 6. Baskı
· Politika, Aristoteles, Say Yayınları, 2022, 6. Baskı
[1] İstanbul Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi Kulübü, attila.ozmekik@gmail.com
Comments